Elektrikli Araç Sürücüsüz Taksi Dönemi: Türkiye Hazır mı?
Sürücüsüz taksiler bilim kurgu filmlerinin senaryolarından çıkarak şehir trafiğine karışmak üzere. Elektrikli araç teknolojilerinin hızlı gelişmesiyle birlikte verimli ve insan hatasından arındırılmış ulaşım sistemleri giderek yaygınlaşıyor. Bu teknolojiler yasal düzenlemelerde, şehir planlamasında ve kullanıcı alışkanlıklarında bazı dönüşümlerin yaşanmasını gerekli kılıyor.
Peki, Türkiye sürücüsüz elektrikli araç taksi kullanımına ne kadar hazır? Bu yazıda dünyadaki örnekler üzerinden Türkiye'nin mevcut durumunu değerlendirecek ve bu sistemin yaygınlaşması için nelerin gerekli olduğunu ele alacağız.

Sürücüsüz Elektrikli Araç Taksi Nedir, Neden Önemlidir?
Otonom sürüş yeteneği olan araçlar; gelişmiş sensörler, yapay zekâ ve sürekli veri analizi gibi teknolojileri sayesinde insan müdahalesine gerek duymadan trafikte yol alabilir. Seviye 5 otonom araçlar direksiyon ve pedal müdahalesine ihtiyaç duymadan tamamen bağımsız hareket edebilir.
Bu teknolojinin sınırlamalarının azaltılması için yapılan çalışmalar, sürücüsüz taksilerin şehir içinde kullanımını da hayal olmaktan çıkarmaya başlamıştır. Elektrikli araçların sürücüsüz taksi olarak kullanılması, ulaşımda verimlilik ve çevresel fayda açısından devrim niteliğinde bir adımdır.
Bu teknolojinin önemini anlamak için potansiyel etkilerini farklı boyutlardan ele almak gerekir:
-
Trafikteki kazaların %90'ından fazlasının insan hatasından kaynaklandığı biliniyor. Sürücüsüz elektrikli araçlar bu oranı önemli ölçüde azaltabilir.
-
Geleneksel araç sistemlerinin bakım, onarım ve sigorta gibi maliyetleri sürücüler için zorlayıcı olabilir. Otonom araçlar bu maliyetleri büyük oranda ortadan kaldırarak ulaşımı daha ekonomik hâle getirebilir.
-
Elektrikli ticari taksi altyapısı fosil yakıt tüketimini azaltarak hava kirliliği oranını düşürebilir. Özellikle büyük ve kalabalık şehirlerde bu etkilerin günlük yaşamda rahatlıkla hissedilebileceği söylenebilir.
Dünyada Sürücüsüz Elektrikli Araç Taksi Projeleri
Gelişmiş ülkelerin birçoğunda sürücüsüz arabaların test aşaması devam ediyor. Örneğin ABD'deki Waymo şirketi, San Francisco ve Phoenix gibi şehirlerde otonom taksi hizmetini halka sunmaya başladı. Mobil uygulama üzerinden çağrılabilen araçlar, yolcuları herhangi bir sürücüye ihtiyaç duymadan diledikleri noktaya götürebiliyor. Çin'deki Baidu şirketi de Apollo Go adını verdiği projeyle Pekin ve Şanghay gibi büyük şehirlerde sürücüsüz taksileri aktif çalıştırıyor. Avrupa'daysa Almanya ve Fransa gibi ülkeler ilk elektrikli taksiler için denemeler yapıyor ve otonom araçları ulaşım sistemlerine dâhil etmeye yönelik adımlar atıyor.
Tesla Robotaxi de bu alandaki en dikkat çeken projelerden biri. Şu anda Austin, Teksas'ta belirli bölgelerde hizmet veren Robotaxi, kullanıcılara otonom bir Tesla aracında yolculuk yapma imkânı tanıyor. Yolculuk uygulama üzerinden planlanabiliyor, tahmini ücret ve varış süresi gibi bilgilere de önceden ulaşılabiliyor. Uygulamadan ya da aracın dokunmatik ekranından klima ve koltuk ayarı değiştirilebiliyor. Müzik akışı kontrol edilebiliyor ve hatta yolculuk sırasında güzergâh değiştirilebiliyor.
Dünyadaki örneklerine bakıldığında otonom elektrikli araç sistemlerinin bazı altyapı gereksinimlerini beraberinde getirdiği de görülüyor. Örneğin Çin gibi ülkelerde yaygınlaşan 5G internet altyapısı, bu araçların veri akışını hızlı ve verimli gerçekleştirmesine olanak tanıyor. Yüksek çözünürlüklü haritalama sistemleri de sürücüsüz araçların rotalarını kolayca belirlemesine yardım ediyor. Otonom araçların veri güvenliğinin sağlanması için çeşitli yargı ve karar mekanizmaları tarafından denetlenmesi de öncelikli gerekliliklerin arasında.
Özetle dünya genelindeki projeler değerlendirildiğinde sürücüsüz araç teknolojisinin geliştirilmesinin tek başına yeterli olmadığı görülüyor. Bu teknolojiyi verimli şekilde kullanılabilir hâle getiren dijital, fiziksel ve hukuki ortamın da sürücüsüz araç teknolojisine uyumlu şekilde geliştirilmesi gerekiyor.
Türkiye'nin Altyapı Durumu ve Yasal Çerçevesi
Türkiye’de sürücüsüz ve elektrikli araç teknolojileri artık sadece Ar-Ge aşamasında değildir, önemli yasal gelişmelerle desteklenmeye başlamıştır. 1 Aralık 2024’te Resmî Gazete’de yayımlanan "Tam Otonom Araçların Otonom Sürüş Sistemine İlişkin Motorlu Araçların Tip Onayı Hakkında Yönetmelik"le sürücüsüz araçlar için detaylı bir yasal çerçeve oluşturulmuştur. Avrupa Birliği standartları baz alınarak hazırlanan yönetmelikle sürücüsüz araç teknolojilerinin kullanımının günlük hayata entegre edilmesini kolaylaştırmak amaçlanmıştır.
Söz konusu yönetmelik otonom araçların yaygın kullanımını tam anlamıyla mümkün kılmasa da sabit bir güzergâhta veya belirli bir otopark alanında otonom sürüş özellikli araçların kullanılmasına olanak tanıyor. Yönetmelik, ADS (Otonom Sürüş Sistemi) özellikli araçların tip onayı gereksinimini şöyle sınıflandırıyor: Sabit güzergâhlı çift modlu araçlar ve otonom park sistemi.
Sabit güzergâhlı araçlar belirlenen rotalarda otonom olarak yolcu veya mal taşımacılığı yapabilecek. Otonom park sistemleriyse algılama sensörleri gibi altyapı unsurlarıyla araçların park etme işlemini tamamen kendi başlarına gerçekleştirmelerine imkân tanıyacak. Bu düzenleme özellikle M ve N sınıfındaki ticari ve binek araçları kapsıyor.
Türkiye’deki bazı üniversiteler ve özel şirketler de otonom araç teknolojileri konusunda çeşitli projeler yürütüyor. Bu projeler özellikle yapay zekâ ve makine öğrenimi alanlarında yoğunlaşıyor. Ayrıca Türkiye Otomotiv Girişim Grubu (TOGG) liderliğinde yerli üretim elektrikli, otonom ve yarı otonom araçların geliştirilmesi için somut adımlar atılıyor.
Türkiye’nin otonom araç sistemlerine geçişte önemli bir yol kat ettiği söylenebilir. Bununla birlikte özellikle büyük şehirlerde otonom araçların kullanıma başlanması için şehir içi altyapılarda ve trafik düzenlemelerinde daha fazla mühendislik çalışması gerekiyor. Eksik kalan parçaların tamamlanmasıyla sürücüsüz elektrikli araçların yakın gelecekte daha yaygın hâle gelmesi bekleniyor.
Türkiye'de Elektrikli Araç Sürücüsüz Taksi Deneyimi İçin Gereklilikler

Sürücüsüz taksi sistemlerinin başarıyla hayata geçirilebilmesi için bütüncül bir yol haritasına ihtiyaç vardır. Bu yol haritasının ilk adımı otonom sürüş sistemlerini kapsayan, net bir yasal çerçevenin oluşturulmasıdır. Bu çerçevenin sadece araçların yola çıkış koşullarını değil, kazalarda sorumluluk dağılımını, veri güvenliğini ve yolcu haklarını da açıkça düzenlemesi gerekiyor.
Otonom araçların şehir içi trafiğine entegre olabilmesi için akıllı trafik yönetim sistemleri de büyük önem taşıyor. Bu sistemler trafik sıkışıklığını ve kazaları azaltmak için etkili şekilde kullanılabilir. Sürücüsüz araçların yol durumunu doğru analiz etmesine ve güvenli hareket etmelerine olanak tanıyabilir. Bu anlamda dijital altyapıyı geliştirmek için 5G bağlantısı, gerçek zamanlı veri transferi ve yapay zekâ destekli trafik yönetimi üzerine çalışmalar yürütülebilir, yatırımlar yapılabilir. Böylece yüksek çözünürlüklü şehir haritaları ve dijital trafik tabelaları da oluşturulabilir.
Elektrikli sürücüsüz araçların yaygınlaşması için kullanıcı alışkanlıklarında da bazı dönüşümlerin hızlanması gerekiyor. Yolcuların otonom araçlara güvenmesi, sisteme adapte olmak istemesi ve bu deneyimi benimsemesi ilk etapta büyük önem taşıyor. Pilot bölgelerde yapılacak testlerin sonuçları kamuoyuna şeffaf şekilde sunularak kullanıcı güveni inşa edilebilir. İlk elektrikli taksi uygulamaları zamanla son kullanıcının beğenisini kazanarak ulaşım alışkanlarını değiştirebilir.
Sürücüsüz elektrikli araç teknolojileri Türkiye'de umut verici bir hızla gelişiyor ve bu araçların beraberinde getireceği dönüşüm artık neredeyse kaçınılmaz. Siz de elektrikli araç teknolojisini bizzat deneyimlemek ve geleceğin ulaşım teknolojilerine bugünden adım atmak istiyorsanız Voltify farkıyla elektrikli araç kiralayabilirsiniz. Sürdürülebilir ve yenilikçi ulaşıma hayatınızda yer açarak bu dönüşümü keşfetmeye başlayabilirsiniz.