Voltify Elektrikli Bülten Otuz Sekizinci Sayısı
Voltify’dan Elektrikli Bültenin yeni sayısına hoş geldiniz.
Sektörden, markalardan, analistlerden, kısacası dünyada elektrikli otomobil pazar ve ekosistemine etki eden gelişmelerden haftalık derlediklerimizi düzenli olarak Voltify Blog’da paylaşıyoruz.
Bizi sosyal medya kanallarımızdan takibe alarak gelişmelerden haberdar olabileceğinizi hatırlatarak bu haftanın gelişmelerine geçebiliriz.
Togg Almanya'da Satışa Çıkıyor
Yerli otomobil üreticisi Togg, 9 Eylül'de başlayacak IAA Mobility'de Almanya satış ve teslimat tarihini açıklayacak. Automotive News Europe'un haberine göre, Almanya'dan sonra Hollanda, Fransa, İsveç, İtalya gibi diğer Avrupa ülkelerinde de satışa başlanması planlanıyor.
Haberde ayrıca Togg T10X'in EuroNCAP tarafından resmen değerlendirildiği de paylaşıldı. Aracın yeni eklenen aktif sürüş güvenliği özellikleri sayesinde beş yıldızlık bir skor hedeflediği biliniyor.
Avrupa’da İlk Kez Elektrikli Otomobil Satışları Dizel Araçları Geride Bıraktı
Eurostat’ın 2024 yılına ilişkin verilerine göre, Avrupa Birliği'nde satılan yeni otomobillerin %27,7’si tamamen elektrikli (BEV) modellerden oluştu. Bu oran, %27,5 paya sahip dizel otomobilleri geride bırakarak bir ilke imza attı: AB tarihinde ilk kez elektrikli otomobil satışları dizel araçları geçti.
Benzinli otomobiller hâlâ pazarın en büyük payını elinde tutuyor: 2024’te satılan yeni otomobillerin %35,3’ü benzinliydi. Hibrit elektrikli araçlar (HEV) ise %24,8’lik bir oranla dikkat çekti. Şarj edilebilir hibritler (PHEV) ise %7,5’lik paya sahipti.
2020’den bu yana elektrikli otomobil satışlarındaki artış dikkat çekici. O yıl sadece %5,4 olan BEV payı, 2024 itibarıyla neredeyse beş katına çıktı. Aynı dönemde dizel otomobil satışları hızla düşüşe geçti.
Üye devletler arasında elektrikli araç satışlarında büyük farklılıklar görüldü. BEV’lerin yeni otomobil satışlarındaki payı Hollanda’da %29,6’ya, Danimarka’da %26,8’e ve İsveç’te %25,6’ya ulaştı. Öte yandan, Çekya (%2,2), Slovakya (%2,7) ve Polonya (%3,3) gibi ülkelerde bu oran oldukça düşük seviyelerde kaldı.
Bu veriler, Avrupa’nın otomotiv pazarında dönüşümün hız kazandığını ve elektrikli mobilitenin artık ana akım haline geldiğini gösteriyor.
Avrupa Kiralık Araçlarda Benzinli Motorları Yasaklamaya Hazırlanıyor
Avrupa Birliği'nin sızdırılan yeni yasa taslağına göre, 2030 yılından itibaren araç kiralama şirketlerinin içten yanmalı motorlu araç satın alması yasaklanabilir. Bu planın hayata geçmesi halinde, Avrupa’daki kiralık filolarda benzinli ve dizel araçlar 2032 itibarıyla tamamen ortadan kalkabilir.
Yeni düzenlemenin özellikle büyük araç kiralama firmalarını kapsayacağı belirtiliyor. Kiralık araçların genellikle 1 ila 2 yıl gibi kısa sürelerle kullanılması, yeni araç alımının yasaklanmasıyla birlikte içten yanmalı araçların filolardan hızla çekilmesine neden olacak. Bu da 2032 yılı itibarıyla Avrupa'da kiralık benzinli ya da dizel bir araç bulmanın mümkün olmayacağı anlamına gelebilir.
Elektrikli Geçişi Hızlandırma Hamlesi
AB, 2035 itibarıyla sıfır emisyonlu araçlar dışındaki tüm yeni araç satışlarını yasaklamayı planlıyor. Ancak kiralama şirketleri, AB'deki toplam yeni otomobil satışlarının yaklaşık %20’sini oluşturuyor. Bu segmentin elektrifikasyonu, otomotiv üreticileri üzerinde doğrudan baskı yaratacak ve EV geçişini hızlandıracak.
Düzenleme Ne Zaman Yürürlüğe Girecek?
Yasa taslağı henüz resmiyet kazanmış değil. Avrupa Komisyonu’nun yakın bir tarihte bu teklifi resmi olarak sunması bekleniyor. Ardından Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi'nden onay alması gerekecek. Bu süreçte taslağın içeriği değişebilir, kapsamı daraltılabilir ya da yürürlük tarihi ertelenebilir. Ancak tüm bu gelişmeler, Avrupa'nın karbonsuz ulaşım hedeflerine ne kadar ciddi yaklaştığını ve kiralık araç sektörünün de bu dönüşümde önemli bir kaldıraç olarak konumlandığını açıkça ortaya koyuyor.
Elektrikli Araçlar Sürüş Esnasında Şarj Olmaya Hazırlanıyor
Elektrikli araçların en büyük soru işaretlerinden biri olan şarj süresi ve menzil endişesi, dinamik kablosuz şarj teknolojileriyle aşılmak üzere. Avrupa ve ABD’de test aşamasında olan bu teknoloji, elektrikli araçların hareket halindeyken yoldan enerji alarak bataryalarını şarj etmelerine imkân tanıyor. İsveç, Fransa ve ABD gibi ülkelerde yürütülen pilot projeler, bu altyapının önümüzdeki yıllarda otoyollarda hayata geçebileceğini gösteriyor.
İsveç’te E20 otoyolunun bir bölümü, 2026 yılına kadar sürekli kablosuz şarj sistemine sahip ilk yol olarak hizmete girecek. Fransa ise 2025’te A10 otoyolu yakınında 2 kilometrelik test yolu kurarak, araçların 10 dakikalık sürüşte bataryalarının yarısını doldurmasını hedefliyor. ABD’nin Los Angeles kentinde de 2028 Olimpiyatları öncesinde benzer bir altyapı inşa edilmesi planlanıyor. Yeni Zelanda’da yapılan bir araştırma, kullanıcıların %93’ünün bu teknolojiyi olumlu karşıladığını ortaya koydu. Özellikle şehir içi kullanımda daha fazla konfor, zaman tasarrufu ve menzil güvenliği sunması, sistemi cazip hale getiriyor. Ancak altyapı maliyetlerinin yüksek olması, şarj verimliliği, yol dayanıklılığı ve güvenlik standartlarının oturmamış olması gibi teknik zorluklar, yaygınlaşma önünde önemli engeller oluşturuyor.
Yine de uzmanlar, bu teknolojinin 2030’lu yıllarda olgunlaşarak elektrikli mobilitenin yaygınlaşmasında kritik bir rol oynayacağını öngörüyor. Hareket halinde şarj, yakın gelecekte elektrikli araç sahipleri için yeni bir norm olabilir.
Elektrikli Gücün Sessiz Yükselişi: 2025’in İlk Yarısında Küresel Elektrikli Araç Manzarası
Elektrikli araçlar artık sadece bir ulaşım tercihi değil, bir yaşam stili, bir ayrıcalık ve yeni bir güç tanımı. 2025’in ilk yarısına dair en güncel küresel elektrikli araç verileri, bu dönüşümün hızlandığını, yön değiştirdiğini ve yeni dengeler kurduğunu gösteriyor. PwC ve Strategy& tarafından yayımlanan son rapor, elektrikli araç pazarının artık duraklamak bir yana, küresel ekonominin ve politikanın ana eksenlerinden biri haline geldiğini açıkça ortaya koyuyor.
Avrupa: Eski Düzenin Merkezinden Yeni Dönemin Motoruna
Avrupa'nın beş büyük pazarı (Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, İspanya) 2025’in ilk yarısında BEV (yani tamamen elektrikli araç) satışlarında %25 artış gösterdi. Bu, 2024’teki geçici düşüşten sonra güçlü bir toparlanmaya işaret ediyor. Özellikle Almanya, geçen yıl teşviklerin geri çekilmesiyle yaşadığı düşüşü bu yıl %35’lik bir artışla telafi etti ve 249.000 tamamen elektrikli araç satışıyla kıtanın zirvesine yerleşti.
Birleşik Krallık da %35’lik artışla Almanya’nın hemen arkasında yer aldı, ancak %100 elektrikli araç pazar payında %22 ile lider konumda. İspanya ise %84’lük yıllık artışla dikkatleri üzerine çekti; Tamamen elektrikli araçların toplam pazar payı burada %8’e yükseldi ve geleneksel olarak benzer trendler gösteren İtalya’yı geçti.
Toplamda, Avrupa’daki elektrikli araç pazar payı (tamamen elektrikli, şarj edilebilir ve hibrit dahil) %61'e ulaştı. Bu, Avrupa yollarında artık her 10 araçtan 6’sının elektrikli olduğu anlamına geliyor. Danimarka %47’lik tamamen elektrikli araç büyümesiyle diğer Avrupa pazarlarında öne çıkarken, Norveç neredeyse %94'lük payıyla tamamen elektrikli bir ulaşım geleceğini bugünden yaşamaya başladı.
Çin: Gücün Yeni Yüzü
Tamamen elektrikli araçların küresel satışlarının üçte ikisi Çin kaynaklı. 2025’in ilk altı ayında Çin’deki satışlar geçen yılın aynı dönemine göre %47 artarak 3,7 milyon adede ulaştı. Sadece ikinci çeyrekte satılan tamamen elektrikli araç sayısı 2 milyonu aştı. Bu artışın en önemli tetikleyicisi ise Geely Xingyuan ve Xiaomi SU7 gibi yerli modellerin başarısı oldu.
Tamamen elektrikli araçların Çin’deki toplam otomotiv satışlarındaki payı %32’ye ulaşırken, tüm elektrikli türleri toplandığında bu oran %53'e çıktı. Çin’deki bu talep patlaması, yıl sonunda sona erecek olan iki önemli devlet teşviğinin (vergi muafiyeti ve araç takas programı) da etkisiyle hız kazanmış durumda.
ABD: Saat İşliyor, Zaman Daralıyor
ABD pazarı, küresel büyüme trendinin dışında kaldı. 2025’in ikinci çeyreğinde tamamen elektrikli araba satışları %3 oranında düştü. Bu, 2020 pandemi döneminden bu yana görülen ilk düşüş. PHEV satışları da üst üste dört çeyrektir geriliyor. Bunun nedeni kısmen, bazı modellerin artık vergi kredisi kapsamına girmemesi. Buna karşılık hibrit satışları %36 arttı ve %13 pazar payına ulaştı.
Ancak dikkatler şimdi üçüncü çeyreğe çevrilmiş durumda. Eylül sonunda sona erecek olan 7.500 dolarlık federal vergi teşviği nedeniyle geçici bir talep artışı bekleniyor. Uzun vadede ise üreticilerin tüketici ilgisini sürdürmek için hem ürün yelpazesini çeşitlendirmesi hem de fiyat/performans dengesini yeniden kurgulaması gerekecek.
Elektrikli Araçların Sessiz Devrimi: Nepal Örneği
Nepal, elektrikli araç dönüşümünde dünyanın en hızlı ilerleyen ülkelerinden biri haline geldi. New York Times’ın 28 Temmuz 2025 tarihli haberine göre, elektrikli araçların beş yıl önce neredeyse sıfır olan pazar payı, 2025’te binek araçlar için %76’ya ulaştı. Bu olağanüstü değişim, düşük gümrük vergileri, hidroelektrik enerji bolluğu ve Çin’in rekabetçi üretimiyle mümkün oldu. Fosil yakıt ithalatına olan bağımlılığı azaltmak isteyen Nepal, elektrikli araçlara yönelik vergi oranlarını %40’ta tutulurken , benzinli araçlarda bu oran %180’e kadar çıkıyor. Böylece aynı modelin elektrikli versiyonu, içten yanmalı versiyona göre daha uygun fiyatla satılabiliyor.
Diğer yandan Nepal Elektrik Kurumu’nun altyapı yatırımları, özel sektörü de harekete geçirdi. Kurum’un önce 62 şarj ünitesi kurması sonra ise şarj ünitelerinde elektrik ücretini genel tarifenin altına indirmesi altyapı yatırımlarının önünü açtı. Bugün ülke çapında 1.200’den fazla şarj istasyonu bulunuyor. Nepal örneği düşük gelirli ülkelerin pek çok alanda karbon salımını artmadan ve hatta azaltarak gelişme sağlayacağını gösteren güçlü bir işaret olarak öne çıkıyor.
Jeopolitik Gerçeklik: Nadir Toprak Elementleri Oyunu
Elektrikli mobilitenin görünmeyen yapıtaşları, nadir toprak elementleri (REE) olarak bilinen 17 metal. Neodimyum, samaryum gibi elementler, elektrikli motorları güçlü ve verimli hale getiriyor. Ancak bu metallerin rezervleri ve üretimi son derece yoğunlaşmış durumda: küresel rezervlerin %48’i Çin’de bulunuyor, üretimin %69’u Çin kaynaklı.
Bu durum, hem üreticiler hem de hükümetler için ciddi bir kırılganlık yaratıyor. Avrupa otomotiv tedarikçileri birliğine göre, Çin’in ihracat kısıtlamaları bazı Avrupa fabrikalarının şimdiden kapanmasına yol açtı. ABD’de ise Ford, geçici üretim kesintilerine gitmek zorunda kaldı. Hyundai gibi bazı markalar bir yıllık REE stoku oluşturarak riskleri yönetmeye çalışıyor.
Avrupa Birliği’nin 22,5 milyar avroluk yatırım planı, yerli kaynakları işlemek ve geri dönüşüm kapasitesini artırmak için devrede. REE4EU ve SecREEts gibi projelerle endüstriyel atıklardan REE geri kazanımı mümkün hale gelmeye başladı. Aynı zamanda BMW gibi markalar REE içermeyen motor teknolojileri geliştirerek bu bağımlılığı azaltma yoluna gidiyor.
Ufukta Ne Var?
2025’in geri kalanında pazara girecek olan BMW iX3, Nissan Micra, Jeep Recon, Mercedes CLA EQ gibi modeller, sadece ürün çeşitliliğini değil, elektrikli sürüşün prestijini de büyütecek. Bu yeni nesil araçlar, elektriği yalnızca verimli değil, aynı zamanda arzulanabilir kılıyor.
Voltify olarak biz, elektriği sadece sürdürülebilirliğin değil, aynı zamanda zarafetin, prestijin ve gücün sembolü olarak görüyoruz. Artık otomobil sahibi olmak değil, doğru araca doğru şekilde erişmek önemli. Elektrikli dönüşüm, karmaşık değil; akıllı kararlarla mümkün. Biz de bu kararları kolaylaştırmak için buradayız.